DADALOĞLU HAKKINDA BİLDİKLERİMİZ
Dadaloğlu Türkmenler'in Avşar Boyundandır.
Dadaloğlu'nun Türkmenler'den hangi boya, hangi oymağa ait olduğu uzun süre tartışma konusu olmuştur. Ali Rıza Yalman onu Yörük Türkmenleri'nden Karahacılı oymağından olarak göstermiş.1 Oya Adalı da aynı yanlışlığı yaparak Dadaloğlu'nu Karahacılı oymağının Hocalı obasından göstermiştir. Bunlardan kaynaklanan diğer eserlerde de aynı yanlışlıklar yinelenerek gelmiştir. Bu arada Çukurova'da yaşayan kimi Türkmen oymakları da onu kendilerinden saymıştır.
Oysa biz onun şiirlerine baktığımızda, Dadaloğlu'nun Türkmenler'in Avşar boyundan olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz:
Kabaktepe asıl yurdum Nadir Şah'tan gelir soyum Kocanallı büyük dayım Avşarlıktan çıktı m'ola
Dadaloğlu'ın oldum yetim Nerde kaldı gökkır atım Melul olan aşiretim Avşarlıktan bıktı m'ola
No: 59
Nadir Şah, İran'da Safevi Devleti'ni ele geçirip hükümdar olan bir Avşar'dır. Görüldüğü gibi, Dadaloğlu'nun kendi tarihi hakkında bilgi sahibi olduğunu görüyoruz. Esasen bugün bile Avşarlar'dan kime sorulursa sorulsun Nadir Şah konusunda bir şeyler bilecektir.
Yine bunun gibi, Avşar kocalarından öğrendiğimize göre Avşarlar, Asya'dan Sir-Derya bölgesinden İran Horasan'ına oradan da Selçuklular zamanından itibaren on bir oymak halinde Anadolu'ya gelmişlerdir.
On bir kişi Horasan'dan çıkanda Aksayaya yeşil düğme dikende Çıkıp yücelerden engin bakanda Yol alıp gidiyor göçü Avşar'ın
No: 34
Burada on bir kişi on bir obadır. Bunlar: Torun, Kocanallı, Karaşeyhli, Deliler, İbrahim Bey vb. gibi Recepli Avşarları'nın bölükleridir.
Ozanın pek sevilen başka bir şiirinde de:
Kalktı göç eyledi Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eyler yırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir
diye söylemiştir. Ozanın, "Ağır ağır giden eller bizimdir" demesi hangi oymağı işaret ettiği açıkça belli olmaktadır.
Onun şiirlerinde geçen Küçük Ali Oğlu, Mistik Paşa, Apalak, Kozanoğlu, Mürseloğlu, Fettahlılar gibi Avşarlar ile akraba olmuş, onlarla kaynaşmış oymaklar ve ailelerdir.
Fırka-i İslahiyye harekatıyla bu beylerin dağılmaları, sürgüne gönderilmeleri ve idam edilmeleri Dadaloğlu'nu çok etkilemiştir:
Bize haram oldu Çukurovalar Şahin uçtu ıssız kaldı yuvalar Türkmen kızı katarlamış mayalar Bozuldu kat arı, teli Avşar'ın
Dadaloğlu'ın bu iş bize güç oldu Osmanlı'dan altınımız tunç oldu Gözü kanlı şahpazlarım nic'oldu Ermedi çakmağa eli Avşar'ın
No: 37
Bir başka şiirinde de:
Dadaloğlu'ın der de doğruyu sever Her zaman koyağa mazı mı yağar Adamın aslanı Avşar'dan doğar Gene yapar al çarpılı evleri
No: 12
Ermedi çakmağa: Çakmaklı tüfeği sıkamadık, onu ateşleyemedik, elimiz ona yetişmedi.
Koyak: Dağlar, tepelerarasındaki düzlükler
Koyağa mazı yağmak: Her şeyin bir zamanı olmak, "demir tavmda döğülür" örneğinde olduğu gibi.
Çarpı: Eski evlerde tavanı örten mertekleri kapatmal için kullanılan ve tahta yerine döşenen sağlam ardıç odunları. Bu odunlara "yartmaç" da denir. Avşarlar, düzgün, sağlıklı kadınlara "Yartmaç gibi avrat" da derler
Dadaloğlu'nun, Avşar'dan bu kadar çok söz edişi, onları bu kadar yüceltişi herhalde boşuna değildir. Kaldı ki, Dada-loğlu hiçbir oymaktan bu kadar içten bahsettiği de görülemez.
Yani onun şiirleri ortadadır:
Der Dadal'ım der de davı bu davı1 Gökte güvel turnam şahinin avı Ne kadar methetsem Avşar'ın beyi Yalman mızraklı eldir bu bize
No: 33
Görüldüğü gibi, Dadaloğlu Avşarlar'ın bir parçası gibi konuşmakta, onları kendinden saymaktadır. Sonuç olarak diyoruz ki, Dadaloğlu Türkmenler'in Avşar boyundandır.
Dadaloğlu kimi yazarların savlarının tersine belirli bir beye kapılanıp kalmamıştır.
Derler ki Kozanoğlu, Dadaloğlu'nun Avşarlar'ı şiirlerinde övmesinden, onların yiğitliklerinden sık sık söz etmesinden alınır.
Bu nedenle de ozanı bir gün huzuruna çağırıp onu bir hayli azarlar:
— Dadaloğlu, şiirlerinde, Türkü'lerinde bir daha Avşar'dan söz etmeyeceksin, bu hususta bana söz vermelisin, der.
Dadaloğlu da söz verir:
"Bir daha Türkü'lerime Avşar'ı katarsam avradım boş olsun" diye karşılık verir.
Aslında Kozanoğlu'nun kendisi de Avşar yeğenidir. Aradan bir hayli zaman geçer, Dadaloğlu düşünür, taşınır Avşarsız edemez. Nihayet bir gün eline sazı aldığı gibi,
"Kalktı göç eyledi Avşar elleri" diye Türkü'sünü söylemeye başlar.
Meğer Kozanoğlu'nun casusu varmış, olanları derhal kendisine bildirirler. Bunun üzerine yeniden hiddetlenen Kozanoğlu, "Hani Türkü'lerine Avşar'ı katmayacaktın, bu konuda avrat boşamıştın?
Dadaloğlu yanıt verir:
— Efendim, Safiye'ınden vazgeçerim, kafiyemden vaz-geçmem...
Bunun üzerine Kozanoğlu onu zindana attırır. Dadaloğlu'nun bir hanımının adı da Safiye'dir.
Dadaloğlu, Güney'deki Türkmen oymaklarının hepsi tarafından sevilmiş, sayılmış bir ozandır. Yaylada, obada, Çukurova'da nerede olursa olsun, Dadaloğlu sazını omuzladığı gibi hangi çadıra varırsa varsın, hangi beyin huzuruna çıkarsa çıksın daima baş tacı edilmiştir. Aslında Türk geleneğinde halk ozanlarına karşı büyük sevgi vardır.