Kür boylarında yayalak ve kışlak hayatı süren Tereke-melerde temel ekenomik sektör koyun besiciliğine dayanıyordu. Koyunları onlar için her şeydi. Gübresini tezek yapıp yakacak olarak, yün ve derisini giyecek et ve sütünü ise yiyecek olarak kullanırlardı. En büyük korkuları "kırgın" adı verilen salgın hastalıklardı. Kırgın olayının yaşandığı mevsimler onlar için felaket olurdu. Binlerce yıldan beri devam eden bu tarz hayat Terekeme kültüründe çoban, koyun köpek ve Kurt matiflerinin işlendiği bir edebiyat anlayışı doğurdu. Bu gün Müslüman Türk kavimlerinin hemen tamamında su ve ekmek için mistik bir saygı anlayışı gelişmiştir. Yerde görülen bir ekmek parçası saygı ile alınarak ayaklar altında ciğnenilmemesi için uygun bir yere konur. Su ikram eden birisine "su gibi aziz ol" diyerek dua edilir. Terekemelerde'de tıpkı su ve ekmeye duyulan saygının bir benzeri koyunlar içinde yaşatılıyordu. Koç katımı ve yün kırkımı mevsimlerinde bu olaylar törenlerle gerçekleştirilirdi.
Koyun motifinin işlendiği bu edebiyat tarzına sayacı edebiyatı denilmektedir. Sayacı kelime olarak koyun vergisini toplayan kişi anlamına gelir. Osmanlılarda "resmi ağnam" denilen bir koyun vergisi vardı. Kafkaslarda Osmanlı egemenliğinin pekiştiği yıllarda Terekemelerden koyun vergisini almak için gelen görevli, hayvanları sayarak gerekli sayıda vergiyi aldıktan sonra giderdi. Sayacı adı verilen bu görevlinin gelişi ve gidişi önemli bir olaydı. Koyunların azalmasına üzülenler olduğu gibi bu şer'i vergiyi vermekle malının bereketli olacağına muhtemel kırgınlardan korunacağına inananlarda bulunurdu. Bazı kırgın yıllarında boyun bilge kişileri, kimi çobanların sayacının hakkını tam vermedikleri için kırgını tanrının bir gazabı olarak değerlendirirlerdi. Dolayısı ile Koyun, Köpek Çoban ve kurt motiflerinin işlendiği Terekeme edebiyatına sayacı kavramıda yeni bir boyut kazan diriyordu.
XVIII. yüzyıldan sonra Kafkaslar'da Osmanlı eğemenliği zayıflamaya başladı. Bölge zaman zaman Rus İran ve Osmanlı Devletleri arasında el değiştirdiğinden sayacıların ge-lişleride düzensizleşti. İran ve Rus bölgelerine gidemezlerdi. Sayacıların bulunmayışı bu edebiyat anlayışının kaybolmasına neden olmadı tersine yeni bir boyut kazandırdı.Artık Koç katımı ve yün kırkımı mevsimlerde bazı kişiler sürü sahibinin yanlarına gelerek onların koyunlarını övücü şiirler okurlar ve mallarına bereket dileyerek ayrılırlardı. Koyunların sahibide bu kişiye yağ, et ekmek yün ve tezek gibi ürünlerden vererek memnun olarak dönmesini sağlarlardı. İşte belirli günlerde köyleri dolaşarak koyunlarla ilgili şiirler okuyan bu kişiler daha sonra sayacı olarak anılmaya başlandı. Asıl sayacı edebiyatı. Bu gezginlerin şiirleri ile doğdu. Halk koyunlarını öven bu gezgini hoş çevirmezdi. Onlara bir şeyler vererek memnun etmek tanrının rızasını kazanmakla eşdeğer sayılırdı. Halkda yaşayan bir inanca göre bu kişiler Hızır Peygamber bile olabilirdi Hızın tanımak mümkün olmadığına göre gezginleri boş çevirmemek gerekirdi.
Gezgin Sayacılar yaptıkları işin Nuh ve Adem Peygamberden kalma bir geleneğin devamı olduğunu çoğu şiirlerinde anlatmaya çalışırlardı. Böylece sayacı sözleri ve sayacı türkülerinin halk arasındaki saygınlığı giderek artmaya başladı.
Zamanla çoban ve koyunların manevi koruyucusu anlamını kazanan sayacıların sözleri şekil ve öz olarak Dede Korkut Oğuznamelerine büyük bir benzerlik gösterirler. Dede Korkut'un her doğan çocuğa törenle ad vermesi motifini sayacı edebiyatında'da görmekteyiz. Koyunların kuzulama mevsiminde gelip hayır dualarını içeren beyitler okuması onların koyun ve çobanların Dede Korkut'u gibi değerlendirilmesine neden olmuştur.
Şimdi açıklamaya çalıştığımız sayacı sözlerine ilişkin bazı örnekler sunalım
Selam Meliy say beyler Birbırinnen yey beyler Saya geldi gördünüz Salam verdi aldınız Annı tepel Koç Kuzu Sayacıya verdiniz
Siz sayadan korxmorsunuz Safa geldi gonşunuz Safa olsun Yurdunuz Ulumasın gürdünüz
Bu saya yaxşı saya Hem çeşmeye hem çaya Hem ülkere hem aya Hem yoxsula hem baya
Bu saya kimnen galdı Adam atadan galdı Adam ata gelende Gizil öküz duranda
Gizil buğa Pitende Dünya bünyad olanda Musa çoban olanda Şişliğiniz erkeçtir
Bu sözlerin kolay anlaşılması için bazı kelimelerin Türkiye Türkçesine göre karşılıklarını yazalım. Selam meliy : Selamaleyke Birbirinnen Birbirinden
Yey | : Daha iyi |
Tepel | : Alnı beyaz lekeli |
Avan | : Düşman, kurt |
Şişliyınn : Kebaplık etiniz | |
Erkeç: | Koyun sürülerinin önünden giden keçi |
Goyun var kere gezer Goyun var Küre gezer Gider dağları gezer Geler evleri bezer
Keresidir Goyunun Küresidir Goyunun Ajdığımızdan gezeriz Çöyresini Goyunun
Kere: Yün
Küre: Kulaksız Koyun
Bezer : Süsler
Çöyresini: Çevresini
Sayacı Koyunları böylece över bu arada kendi yoksullu-ğunuda dile getirmeden edemez.
Sayacı daha sonra çobanı övmeye başlar.
Göydeki göy balutlar , Yorganıdı Çobanın Yasdı Yasdı tepeler Yastığıdı Çobanın Elindeki deyenek Galxanıdı çobanın Yanındaki boz köpek Yoldaşıdı Çobanın
Ağzı gara canavar Duşmanıdı Çobanın Göy Mavi Yasdı Yassı Canavar Kurt
Sayacı çobanı övdükten sonra tekrar koyun ve sürü sahibi arasındaki ilişkileri anlatmaya başlar, bu faslı bitirdikten sonra'da Koyunları kendi aralarında konuşturmaya çalışır
Goyun deyer men hiç ottan doymaram
Payız oldu çörün çöpün gaymazam
Her bir öyü gelin kimi bezerem
Güllü güllü Xalçalarım var benim
Payız: Sonbahar
Öy Ev Bezemek: Süslemek Güllü, güllü: Benekli benekli Xalça, Haliçe: Bir çeşit kilim
Sayacı hayvanları ve çobanları anlattıktan sonra kendisine verilecek hediyelerle son dizelerini döktürmeye başlar
Goyun nerden hasıl oldu Kimya Yaprağınnan Bizede getirin Koyurmasınnan yağınnan Yağ verenin oğlu olsun Doğduğu oğlan olsun Yarma verenin gizi olsun Gızıda gotur olsun Goturuna Gurt tüşsün Gurttan Guş tapılmasın
Kimya yaprağı: Terekeme inancına göre öyle bir yaprakdırki ona dokunan herşey altın olur
Goyurma: Kavruma
Gotur: Uyuz
Gurttan-Guş: H»ç
Tapılmasın: Bulunmasın
Kaynakça
Kitap: KARAPAPAK VE TEREKEMELERİN SİYASİ VE KÜLTÜR TARİHİNE GİRİŞ
Yazar: Orhan YENİARAS