ASKER VE FETHULLAH GÜLEN
• Askerlerin bilgisayarlarına sızıldı mı?
• Kayseri'de tutuklanan astsubay, ifadesinde hangi ilişkileri açıkladı?
• Subayın eşi GATA'daki örgütlenme konusunda neler anlatmış?
• Askere özel "Gülen dersi"nde hangi tespitlere yer verildi?
• Cemaat hangi ülkelerde nasıl faaliyet gösteriyor?
• Genelkurmay Gülen Cemaati'ne karşı hangi tedbirlerin alınmasını istedi?
"GÜLEN İN ADAMLARINA PARA VERMEYEN İHALE ALAMIYOR"
Gazeteci Mustafa Balbay'a ait olduğu iddia edilen günlüklerdeki ilginç nodar arasında da yine askerlerin Gülen Cemaati'ne ilişkin çarpıcı tesbiderinden birine yer veriliyor. Bu notlara göre, MİT Müsteşarı Atasagun gibi, Fethullah Gülen örgütlenmesini yakından izleyen Türk Silahlı Kuvvetleri üst yönetiminde de, cemaatin özellikle ekonomik açıdan ulaştığı gücün boyutuna ve bunun olası tehlikelerine dikkat çekiliyor.
Ergenekon iddanamesinin ekleri arasında yer alan 15 Ocak 2000 tarihli belgeye göre, Balbay bu konunun da konuşulduğu ve Kara Kuvvetleri Komutanlığında yapılan görüşmeyi günlüğüne şöyle not etmiş:
Tarih, 15 Ocak 2000.
"KKK Orgeneral A. A., Kurmay Başkanı Orgeneral N. T., Emekli Orgeneral D. A. ile öğle yemeği
Saat 12.00'de N.T.'nin makamında buluşma da orada... Dokuzuncu kata çıkış. Ankara ayaklar altında. Çatı kat... üst düzey komutanlara hizmet veren yiyecek-içecek bölümleri... En uçta özel oda var... Oraya geçtik.
12.15'te A.A. geldi. Koltuklardan masalara geçtik.
A.A.- Bu Gülen'i iyi tahlil etmek gerekiyor. Adam aylardır Amerika'da... Bunlar siyaseti ele geçirerek, hedeflerine ulaşmak istiyor. D.A.- En tehlikelisi...
A.A.- Bakıyorsunuz ABD'nin çıkarı neredeyse bunlar orada okul açmış.
D.A.- Komutanım üstelik bu okulları kendisi de açmıyor. Bizim dangalaklara açtırıyor. Yani parayı da biz veriyoruz.
A.A.- Şimdi bunlar (şeriatçılar) ekonomik bir güç de elde ettiler. Artık işadamları, tüccarları var... Kimi iş alanları öyle ki, Gülen'in adamlarına para vermeyen ihale alamıyor... Bu böyle gitmez... "
KOMUTANIN SÖZLERİ VE IŞIK EVLERİ OPERASYONU
Fethullah Gülen Cemaati'nin artan etkinliğine TSK'nın tepkisinin su yüzüne çıktığı dönemin başlangıcını, 2008 yılının 28 Ağustos'u, yani Orgeneral İlker Başbuğ'un Genelkurmay Başkanı olduğu tarih olarak kaydetmek yanlış olmasa gerek.
Nitekim Başbuğ, Genelkurmay Başkanı olduktan sonra yaptığı konuşmada cemaatin etkinliği hakkında şunları söylemişti:
"Herkesin insan onuruna yakışır asgari bir hayat seviyesini sağlamak, sosyal devletin bir görevidir. Sosyal devlet niteliğinin zayıflamasının toplumları cemaatleşmeye ittiği de bir gerçektir. Bu kapsamda giderek güçlenen bazı cemaatler, ekonomiyi yönlendirmeye, sosyo politik yaşam?
biçimlendirmeye, dine bağlı bir yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Ancak bu sosyal gerçek doğru analiz edildiği takdirde, bu oluşuma karşı alınacak tedbirlerin başarı şansı olabilir. Hukuk devleti ise, genel anlamda hukuk kurallarına bağlı olan ve bütün vatandaşlarına hukuki güvenceler sağlayan devlettir. Hukuk devletinin herkes için ne kadar önemli olduğu ise aşikârdır."
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, bundan sekiz ay sonra yaptığı bir başka konuşmasında, "cemaat" diyerek tarif ettiği Fethullah Gülen grubuna yönelik daha sert ifadeler kullanacaktı.
14 Nisan 2009 tarihinde İstanbul'da Harp Akademileri Komutanlığında yaptığı konuşmada, görüşlerini şu şekilde dile getiriyordu Başbuğ:
"Bugün bazı cemaader öncelikle bir ekonomik güç olmaya ve daha sonrada sosyo-politik yaşamı biçimlendirmeye, dine bağlı bir tek tip yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar.
Dinsel cemaader kapalı ve içe dönüktür. Cemaate giriş ve çıkış çok farklı dinamiklere bağlıdır. Bu koşullar altında, dinsel cemaatlerin, hele çıkar çevresinde örgütlenmişse, sivil toplum hareketi olduğunu öne sürmek çok güçtür.
Bugün de bazı din eksenli cemaatler, kendilerini demokratik alanın bir oyuncusu olarak takdim etmekte ve çeşitli nedenlerle de görünürde kendilerinin güçlü bir konuma geldiğine inanmaktadırlar. Ancak bu güç imajı ve algısı yanıltıcıdır. İşte bu tip bazı cemaatler hedeflerine ulaşmada kendileri için en büyük engel olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ni görmektedir. Bunun için de, her fırsattan istifade ederek, destekleyicilerinin de yardımıyla Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhine faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Bu yapılanlara karşı, hukuk devleti kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tepkisiz ve etkisiz kalacağını düşünmek ise büyük yanılgıdır."
Başbuğ'un bu konuşmasında özellikle iki önemli vurgu dikkati çekiyordu:
"Cemaatin TSK aleyhinde faaliyetlerde bulunduğu" ve "TSK'nın bu yapılanlara tepkisiz kalmayacağı"...
İlker Başbuğ'dan önceki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt emekli olmanın da verdiği rahadıkla, daha açık bir ifade kullanmayı tercih etti:
"Devlette kurumlar arasında güvensizlik varsa, şüpheler varsa o devlet sorunludur. Ben asker olarak Emniyet'in istihbaratına güvenmiyorsam... Çünkü bana istihbarat getirecek kurum benim hakkımda istihbarat topluyor... Bunlar gerçek vakalar... Adalet Bakanlığı İçişleri Bakanlığı'na, MİT Emniyet'e, Emniyet MİT'e güvenmiyor... O zaman bu devlette hastalık var. Bu kurumların uyumlu çalışmasından Anayasa gereği Başbakan değil0 Cumhurbaşkanı sorumlu... "
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un sözlerini dinleyenlerin ilk anda akıllarına gelen gelişme ise "Işık Evleri Operasyonu"ydu. Fethullah Gülen Cemaati'ne mensup bazı askerlerin, komutanlarına yönelik bir komplonun içinde olduğu iddialarını içeren "Işık Evleri Operasyonu"nun, TSK içinde büyük rahatsızlık yarattığı çok açıktı.
Öte yandan Ergenekon soruşturmasının başlamasıyla birlikte, emekli ya da muvazzaf üst rütbeli subayların sohbet ortamlarındaki konuşmalarının kaydedilerek, belli internet sitelerine "düşmesi", Genelkurmay'ın bilgisayar kayıtlarına girilerek gizliliği bulunan bilgilerin çalınması gibi faaliyetlerin arkasında, hep aynı cemaatin parmak izi arandı.
Şüpheler hep aynı yönü gösterdi.
İşte tam bu sırada şok edici bir gelişme yaşandı.
Fethullah Gülen grubuna bağlı olduğu iddia edilen bir astsubay, "dışarıdaki" "ağabeylerinin" isteğiyle, komutanları hakkında sahte bir emri bilgisayara yerleştirmekle suçlandı.
Kayseri 2. Hava İkmal Bakım Merkezi ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Rıdvan Ulugüler'in "fişleme" yapmakla suçlanmasına neden olan emirle ilgili soruşturma başlatıldı. Soruşturma sırasında Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı, sahte olduğu anlaşılan emirlerle ilgili çarpıcı bulgulara ulaştı.
Soruşturma kapsamında tutuklanan astsubay Ali Balta, komutanlık bilgisayar sistemine girerek sahte emirler üretmesine gerekçe olarak, öğrencilik yıllarında Denizli'de Işık Evleri'nde birlikte kaldığı bir kişinin yaptığı baskıyı gösterdi.
Balta ifadesinde şu bilgileri verdi:
"Astsubay okulundayken Denizli'de kaldığım Işık Evi'nden ağabeyim beni arayıp Kayseri'de beni bulacaklarını söyledi. Gelen Tarık isimli kişi ağabeyliğimizi yapacağını açıkladı. Kayseri'de astsubaylar İ. D. ve O. G.'le birlikte bizi E. Ş. ve Y. isimli kişi ile tanıştırdı. Y., Işık Evi yapılanması içinde E. ve T.'tan daha üst düzeyde görev yapıyordu. Bize 'Bundan sonra ev ağabeyiniz E. Ş.'tır. Onun söylediklerini dinleyeceksiniz' dedi. O günden sonra Ersin Şafak bizim ev ağabeyimiz oldu.
Yusuf, bana, AKP'nin Kayseri'de iyi hizmederde bulunduğunu, bu nedenle seçimlerde AKP'ye oy vereceğini belirttikten sonra Ergenekon gibi bir örgütü ortaya çıkardıklarını, yüksek düzeyde birçok insanı içeri aldıklarını söyledi. Daha sonra bana içinde Word belgesi olan bir flash bellek getireceğini belirterek, bu belgeleri komutanlığın Doküman Yayın Sistemi'ne aktarmamı istedi. Bunu yapmazsam Denizli'de Işık Evleri'nde kaldığımı komutanlarıma söylemekle tehdit etti. Bu durumun ortaya çıkmaması için teklifi kabul ettim ve Y. ile buluşarak flash belleği aldım. Bu buluşma sırasında Y.'tan, yüzbaşı M. O.'ın bilgisayarının şifresinin yazılı olduğu kağıdı da aldım. Yzb.'nın bilgisayar şifrelerini nasıl elde ettiklerini bilmiyorum. Y., kağıdı verdikten sonra, 'Dediklerimi yaparsan birçok kötü insan temizlenecek' dedi. İcra Koordinasyon Kısım Amirliği'ne giderek, boş bilgisayarın başına oturdum. Bilgisayarı, O.'ın şifresini girerek açtım ve flash bellek içindeki word dosyasını sisteme kopyaladım. Bir dosyayı da İhale Komisyonu Başkanlığı'na gönderdim. Daha sonra bilgisayarı kapatarak, odadan çıktım. Akşam mesai bitimi sonrasında Y.'la buluşarak, flash belleği teslim ettim."
Tutuklanan Astsubay Ali Balta, ifadesinde ayrıca, TSK içindeki subay ve astsubayların fişlendiğine ilişkin çarpıcı bilgiler de verdi.
İfadesinde, Kayseri'de astsubaylar İ. D. ve O. G.'le birlikte oturduklarını anlatan Balta, Işık Evleri ağabeyi E. Ş.'ın Kırık Testi, Prizma ve Asrın Getirdiği Tereddütler gibi Fethullah Gülen'in eserlerini getirerek, yorumlarda bulunduğunu anlattı.
Balta, Ş.'ın bazen de elinde flash bellekle gelerek, Excel dosyaları içindeki subay ve astsubaylarla ilgili sorular sorduğunu kaydetti. Balta, Ş.'taki bu dosyalar içinde, görev yaptığı komutanlık ile 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığında görevli, Alevi subay ve astsubayların ayrıntılı listesi ile eşcinsel eğilimleri olan, dul kadınlarla ilgilenen, erotik shoplar'dan alışveriş yapan subay ve astsubayların isimlerinin yazılı olduğunu söyledi.
İddialarda yer aldığı gibi, Işık Evleri'nde yetişmiş olan Ali Balta'nın anlattıkları eğer doğruysa, Fethullah Gülen Cemaati'nin askeri yıpratmak için çaba sarf ettiği yolundaki görüşlerin doğruluğu da ortaya çıkmış olacaktı. O yüzden hukuki sürecin tamamlanmasını beklemek en doğrusu diyerek, Ergenekon dosyasında yer alan Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından hazırlanmış Fethullah Gülen grubuna ilişkin belgelere göz atmaya devam edelim.
Bir diğer belge 1995 yılına ait... F.T.E. adlı bir kadın, eşi Tabip Yüzbaşı Ö.E. ile yaşadığı evi terk ederek, eşinden boşanmak için mahkemeye başvurur. Eşinin çok değiştiğini ve Fethullah Gülen Cemaati'ne katıldığını Genelkurmay Başkanlığı'na da bildirir. Hava İstihbarat Kıdemli Albay R.Ö. tarafından hazırlanan "gizli" damgalı raporda, Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) görev yapan bir grup Fethullah Gülen Cemaati mensubu ortaya çıkarılır.
İşte Ergenekon dosyası eklerinde bulunan o rapor ve tespitler.
Bayan F.T.E. ile Yapılan Görüşme Sonucu Elde Edilen Bilgiler:
1. BN. F. T.E.'nin, eşi Tbp.Yzb.Ö.E.'in gayri ahlaki davranışları nedeniyle Kasım 1995 tarihinde evini terk ederek babasının evine yerleştiği ve Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde boşanma davası açtığı,
2. Eşi Ö.E. ile görücü usulü evlendiklerini, evlenmeden önce Ö.I.'ın kendisini görevli olduğu Kırıkkale Üniversitesinde bulunan Nurcu olarak tanınan kişilere tahkik ettirdiğini, ilk karşılaşmalarında Ö'ın kendisine dini eğilimlerini sorduğu, bunun üzerine kendisinin aynı soruyu Ö.'a yönelttiğini, Ö.'ın da cevaben "namazını kılıp oruç tuttuğunu, ancak dini cemaatlerle ilişkisi olmadığını" ifade ettiği,
3. Evliliklerinin ilk dönemlerinde Ö.'ın sık sık "Ye aşını-Kıl beşini" gibi bir tekerleme söylediğini, bundan beş vakit namazı kastettiğini, yaptığı bazı konuşmalarda F. E.'in öğretim görevlisi olduğunu kastederek "Diğer insanlara da Müslümanlığı tebliğ etmek gerektiğini ve bu yönde neden çaba göstermediğini" eleştirdiğini, Atatürk'ün dini baltaladığını, Çanakkale savaşlarında başka komutanların da olmasına karşın, zaferin Atatürk'e mal edildiğini belirttiği,
4. Daha sonra Ö.'ın "Zaman" gazetesi okuduğunu ve bu gazeteyi kendisine bayiden aldırdığını ve bu gazetenin diğer gazetelerden daha üstün ve gerçekleri yansıtan bir gazete olduğunu söylediği, bazı akşamlar kitap okuyalım diyerek Said-i Nursi'ye ait olduğunu gördüğü kalın cildi "Lema'lar, Şualar, Sözler" isimli kitapları okuduğunu, hatta bir keresinde misafir geleceği nedeniyle kendisinin hazırlık yaptığını Ö.'ın ise boşver şimdi ders daha önemli diyerek "Mektubat" isimli kitaptan açıklama yaptığını, anılan bu kitapların lisan olarak ağır ve anlaşılmaz olduğunu, bazen cemaate ait Sızıntı dergisinden de ders yapıldığını,
5. Ö.'ın, Fethullah Gülen hoca ile tanışıklığı olduğunu bildiğini, Ö.'ın söylediğine göre M.S. (E.Tbp.Bnb. - F. Gülen ile ilişkisi nedeniyle 1994'te Re'sen emekli) in Ö.'ı hoca efendi ile tanıştırdığını, Ö.'ı bu cemaate sokan kişinin, Yavuz kod adlı M. S. olduğunu,
6. M.S.'ın GATA'dan (Anatomi ABD) Re'sen emekli edildikten sonra 15 günde bir Ankara'ya gelerek Ö. ve arkadaşlarıyla buluştuğunu, hatta kendi evlerinde de (Yeni Ziraat Mah.16.Sok. Altındağ/Ankara) toplandıklarını, genelde ise bu adrese yakın bir hücre evinde toplantı yaptıklarını,
6. Oturdukları Dışkapı'daki evlerine zaman zaman B.B.(Tbp.Kd.Yzb.), İ. Y. (Tbp.Kd.Yzb.) gibi Ö.'ın arkadaşı olan kişilerin geldiğini ve yukarıda belirtilen kitaplardan birinden Nur dersi yapıldığını, bir keresinde kendisinin bunları sürekli okumaktan ne anlıyorsunuz diye sorduğunda1 Ö.'ın cevaben "her okuyuşta nur şakirdleri (talebeleri) olarak ayrı bir mana çıkarıyoruz" dediği, bu derslerin beşli gruplar şeklinde yapıldığını, kendilerinden ayrı beşli grupların da olduğunu kendi beşli gruplarına bazen B.Ç.'nin (tbp.Kd.Yzb.600 Yt.Gümüşsuyu As.Hst.Bştbp.liği) de katıldığını,
7. Bazen Çiğiltepe lojmanlarında i...z isimli bir apartmanda M. Ö.'in evinde Nur dersi yapıldığını, bu derslere Ö., A.T.'un (Tbp.Yzb. - Fizyoloji ABD) katıldığı, ders yapılan Risale-i nur kitabının M. Ö.'in evindeki kütüphanede kitapların arkasında bulunan bir bölümden çıkarıldığını, sözü edilen derslerde F. Gülen hocanın vaaz kasetlerinin de seyredildiğini, kendi evlerinde de Ö.'ın babasının (Em.Astsb) Kıbrıs'tan alıp kendilerine verdiği videoda vaaz kaseti seyredildiğini; M. Ö.'in başka bir beşli gruptan olduğunu, M. Ö.'in kod isminin K. ve Z. olduğunu, izlenirse cemaatten daha çok kişiye ulaşılacağını,
8. Belirtilen toplantılar dışında "büyük toplantı" olarak isimlendirilen toplantılar yapıldığını, bunlardan birinin Ü. H. U. (Tbp.Yzb)'ın evinde olduğunu, bu toplantıya İ.I Y., M.Ö., B. B. ve S. Ağabey dediği bir kişi ve sivil Ertuğrul'un katıldığını Ertuğrul isimli kişinin ODTÜ'den atılan bir öğrenci olduğunu, bu sivilin grupların birbirleriyle iletişimini sağladığını, ders yapılacak video kaseti, kitap ve dergilerin sivil Ertuğrul tarafından getirildiğini,
9. Büyük toplantılara R. T.N (Yrd.Doç.Tbp.Kd.Yzb.), Y.G, R. A.(Tbp.Kd.Utğm.), R.A., M. Ö, V. K., Ü. H. U., A. T. ve Sinan ağabey denilen kişilerin iştirak ettiğini, hatta kendisinin hamileliği döneminde Ö.'ın evden ayrılırken, herhangi bir sorun çıkarsa araması için R. T.'in çağrı cihazını kendisine verdiğini,
10. Kendi evlerinde de büyük toplantı yapıldığını, bu toplantıya M. Ö., R. A. (J.Tbp.Yzb. - J.Dispanseri Dah.Uzm.İstanbul), V. K.l, Ü. H. U. ve
İ. Y.'ın katıldığını hatırladığını, bu toplantıya mavi bir dosya ile geldiğini, dosyada; başörtü ve örtünme ile ilgili komutanlık emirleri olduğunu, Y.
G'ın (Tbp.Kd.Yzb.) da bazı toplantılara katıldığını, î. Y.'ın eşinin A. Ö. Hastanesi'nde doğum yaptığını, tesettürlü olduğunu, İ. Y.'ın eşi tesettürlü olduğu için eşiyle bir yere giderken güvenlik nedeniyle otobüse ayrı ayrı gelip bindiklerini,
11. T. T.'m Ö.I. tarafından yetiştirilerek cemaate sokulduğunu,
12. Ö.'ın F. Gülen hocayla görüşmek için İstanbul'a gittiğini, esasında hoca efendinin askerlerin deşifre olmasın diye gelmelerini arzu etmediği,
F. Gülen hocanın İstanbul'da cemaate ait liselerden birinin üst katında kaldığını ve burada gelenleri kabul ettiğini, Ö.'ın hoca efendinin verdiğ?r birkaç derse katıldığını, burada kapalı devre tv.sinden hanımlara da ders verildiğini,
13. Doğumunu dincilere ait A. Ö. hastanesinde yaptığını, çocuğunun isminin F. olduğunu ve F. Gülen tarafından ismin konulduğunu, T. T., M. Ö ve Ü.H.U.'ın çocuklarının isimlerinin de F. Gülen hoca tarafından konulduğunu, hoca efendinin askerler deşifre olmasın diye asker çocuklarına İslami isim dışında normal isimler koyduğunu ve Ö.'ın bu doğumun A. Ö. hastanesinde yapıldığını bölüm arkadaşlarından sakladığını, GATA'da doğum yaptı dediğini,
14. Gruplardaki personelin her ay 2 milyon TL. aidat ödediğini, hatta bir keresinde aidatlarını ödemeyen Erzurum'da görevli M. D. ve Erzincan'da görevli (resimdeki kişi) için bu illere Ö. ile birlikte gittiklerini ve aidatları tahsil ettiklerini, Ö.'ın söylediğine göre bu paraların Azerbaycan'daki okullara gittiğini,
15. Ö.I'ın kardeşi Ö. E.'in (Tbp.Kd.Utğm. GATA Haydarpaşa Hst.'de radyoloji asistanı) de cemaatin içinde yer aldığını ve 1995 yılında Manavgat'ta cemaate ait bir yaz kampına doktor olarak katılarak görev yaptığını,
16. Ö.I.'ın Kuleli Askeri Lisesi'nde öğrenci iken B. B.'la birlikte ülkücü görüşü benimsediklerini ve sloganlarının "Kitap Kur'an - Hedef Turan" olduğunu, hafta sonlarında ülkücü görüşle ilgili konferansa gittiklerini,
17. R.A.'ın (Tbp.Kd.Utğm.) Dışkapı'da kendi evlerine yakın bir hücre evinde kaldığını, eşinin doktor ve tesettürlü olup Eryaman veya Etimesgut'ta sağlık ocağında görevli olduğunu ve İslamcıların hastanesi olan A. Ö. Hastanesi'nde yattığını,
18. Ö. E.'in görev yaptığı fizyoloji ABD başkanlığı bölümünde laborant olarak görev yapan Svl. Me. C. G. ile Svl.Me. S. A.'u ve sekreter M.
G. A.'ı alevi/solcu ve ispiyoncu oldukları nedeniyle tayin ettirme planları içinde olduğunu (Lab. Svl. Me. S.A.'un 1996 yılı içinde disiplinsizlik nedeniyle fizyoloji bölümünden biokimya bölümüne tayini çıktı),
19. Ayrıca S. (Dz.Tbp.Sb.), C. (İstanbul'da) ve E. (GATA'da Ö. ile Elazığ'dan tanışıyor ve Ö.'ın babasının Çayyolu'nda oturduğu evde oturuyor, Elazığlı) isimli kişilerin de cemaate mensup olduklarını,
20. Eşi bayan polis memuru olup, başbakanın korumasını yapan askeri bir doktor olduğunu, bu doktorun da örgüt içinde yer aldığını (yapılan araştırmada anılan doktorun histoloji ABD başkanlığında görevli Tbp.Yzb. E. K.'nın olabileceği tespit edilmiştir),
21. Ö.'ın kızkardeşi Ö. Ö.'ın Mardin'de Sur Dershanesi'nin (Nurculara ait) kızlar kısmı müdür yardımcılığını yaptığını, eşi F. Ö.'ın da Mardin'de endüstri meslek lisesi müdürü olduğunu ve aynı faaliyetler içinde olduğunu,
22. C. Ö. (Tbp.Kd.Yzb.) isimli arkadaşlarının üzerinde çalıştıklarını, müteakiben gruba kazandıracaklarını (bu personel GATA adli tıp bölümünde olup, halen yurtdışında görevde bulunmakta ve GATA içindeki idari işleri ile ailesiyle ilgili sorunların Y. G. ve Ö. E. tarafından takip edildiği tespit edilmiştir),
23. Ö.'ın aynı paralel de faaliyet gösteren diğer gruplardaki kişilerin isimlerini mümkün olduğu kadar öğrenmemeye özen gösterdiğini, cemaatle ilişkili olan askeri tıp fakültesi öğrencilerinin de isimlerini ve faaliyet programlarını öğrenmeyerek, ilerde olabilecek bir sorgulama esnasında mevcut bilgilerin az olması nedeniyle örgütüne zarar vermemeyi amaçladığını,
24. Ö.I.'ın söylediğine göre F. Gülen hoca efendinin kendilerine "Bir ülkede iki önemli birim vardır, biri ordu diğeri dışişleridir bu iki yer ele geçirildi mi ülke ele geçirildi demektir" dediğini,
25. Ö.'ın evlenmeden önce Keşan'da görev yaptığını, Keşan'da kaldıkları evin de hücre evi olduğunu, bu evdeki toplantılara R. A., E. (Dr.Muh. alayında görevli) ve M. İ.'nın (eşi doktor) katıldığını, Keşan'da bulundukları dönemde F. Gülen hocanın İstanbul'daki vaazlarına katıldıklarını ve deşifre olmamak için vaazı çeken kameranın arkasına saklandıklarını,
26. Ö.I. ve arkadaşlarının hangi alanda ihtisas yapacaklarının ağabey dedikleri kişiler tarafından belirlendiğini,
27. Ö.'ın doçent olarak fizyoloji ABD Başkanı M. hocanın yerine geçmeyi planladığını "Daha sonra da ver elini GATA komutanlığı" dediğini, F. Gülen hocanın cumhurbaşkanı olacağını, kilit noktaları birer birer ele geçirdiklerini, ancak uyanıp tayinini çıkarırlarsa Nataşa evliliği yaparak ordudan ayrılacağını yerini de A. T.'un dolduracağını,
28. Son seçimlerde hoca efendiden gelen talimat gereğince grupların yarısının Tansu Çiller ve diğer yarısının da Mesut Yılmaz'a oy verdiklerini,
29. Ö.I.'ın nöbet tuttuğu (nöbetçi amirliği) zaman nöbet sonrasında GATA'ya gelip giden şahsiyetleri telefonla birisine rapor ettiğini,
30. Kendi evlerinde yapılan toplantılarda önce gündem maddelerini konuştuklarını, kimlerin tasfiye edileceğini, kimlerin geleceği hususunun tartışıldığı, bu arada Ç. (o tarihte Genelkurmay 2nci Bşk.'nı) T. K., A.'ya lanet okuduklarını (muhtemelen irticaya karşı verdikleri mücadele nedeniyle),
31. Annesinin Ö.'ı bir gün siteler mevkiinde arabasıyla gördüğünü ancak arabanın plakasını değişik bir plaka olarak görünce şaşırdığını (fizyoloji bölümünden başka bir kaynak Ö.'ın arabasının bagajında ikinci değişik bir plaka tespit etmiştir), 1
32. Bir gün Said-i Nursi'nin bir kitabı okunurken, kitapta "Cahit" ismi geçtiğini, Ö.'ın kendisine "bu isim benim ismim" dediğini ve bu ismin F. Gülen hoca tarafından konulduğunu,
33. Ö.I.'ın İstanbul'daki kardeşi Ö. E.'in oturduğu evde A. U. diye bir kişinin oturduğu, bu şahsın da örgütten olduğunu, (Mimindere Cad. Erenköy/İstanbul, 0216 350 03 ...)
34. Ö.'ın faiz haram diye nemadan (tasarruf teşvik fonu) çıktığını,
35. Evlerinde sürekli Samanyolu TV'nin izlendiğini, özellikle F. Gülen hocanın vaaz programlarının takip edildiğini,
36. Bir gün Ö.'ın evde dua ederek, teşbih çektiğini "Ne oluyor" diye sorduğunu, Ö'ın cevaben "Hoca efendi bugün anjiyo olacak", onun için kendilerine kelime-i tevhid görevi verildiğini,
37. Ö.'ın isteğiyle Ulus'ta Nurculara ait olan "G mağazasından alışveriş yaptıklarını,
Diğer Kaynaklardan Elde Edilen Bilgiler:
1. Tbp.Yzb Ö. Etlik, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanlığı Fizyoloji Bölümü'ne tayin olup katılmadan önce çeşitli bölümlerden personelin bir arada bulunduğu bir ortamda Dz.Tbp.Yzb.A. A.'un Ö. E.'in kim olduğunu sorduğunda, tanıyan başka bir personelin "Dini bütün Müslüman bir kardeşimiz geliyor" dediği,
2. Öğrenciliğinde Cuma namazlarına devam ettiği,
3. Dini bütün bir kişi olarak tanındığı,
4. Bir ara gümüş yüzük taktığı, daha sonra çıkardığı,
5. Milletvekillerinin Meclis'teki yemin töreninde Kuran üzerine yemin edilmesini savunduğu,
6. Eşi doğumunu Beşevler'deki İslamcılara ait A.Ö. Hastanesi'nde yaptığı halde, görevli olduğu bölümdeki arkadaşlarına doğumun GATA'da yapıldığını söylediği,
7. Askeri Tıp Fakültesi'nde irticai faaliyet içinde olduğu bilinen beşinci sınıf öğrencisi Ö. Ö. (okuldan çıkarıldı) ile sık sık görüştüğü,
8. İrtica ile ilgili gazete haberlerini dosyaladığı,
9. Arabasının bagajında kendi plakası dışında başka bir plaka bulundurduğu ve bunu zaman zaman kullandığı,
10. Kendisinin istikbale yönelik çıkarlarını müessesenin gelişmesinden önde tuttuğu,
11. Nema'dan çıktığı (GATA maliye şube müdüründen tasarruf teşvik fonundan çıktığı öğrenildi),
12. Fizyoloji ana bilim dalı başkanlığında daha önce görev yapıp irtica faaliyetlerinden dolayı bölümden ilişkileri kesilen öğretim görevlilerinin sınavlarda öğrencilere 33 soru sorulduğu, buradaki 33 rakamının dini bir anlamı olduğu, Ö.'ın bu soruları bölümde bir araştırma yapıldığında geçmişten iz kalmaması için imha ettiği,
13. Ek-A ifadede adı geçen kişilerle sürekli görüştüğü, 1
14. Aralık 1996'da İngiltere'ye gitmek için yurtdışı izni aldığı (10 gün), pasaport çıkarttığı ancak gitmediği,
R. Ö.
Hv.İsth.Kd.Alb. GATA İsth.Ş.Md.
Değerlendirme:
Yrd.Doç.Tbp.Kd.Yzb. Ö. E.'in eşi F. T.E. ile diğer kaynaklardan elde edilen bilgiler ile (E.) Tbp.Kd.Bnb. M. S.'ın İngiltere'den Ö. E.'e gönderilen mektup incelediğinde; Nurcuların Fethullah Gülen grubunun GATA komutanlığında özellikle öğrencilerle temasın olduğu temel tıp bilimleri bölümünde örgütlenme çabaları içinde oldukları, ana bilim dalı başkanlıklarında öğretim üyeliklerini ele geçirerek askeri tıp fakültesinde sempatizan öğrencileri cemaaderine kazandırma yolunda gayret gösterdikleri, Fethullah Gülen ile bizatihi görüşerek talimat aldıkları, cemaatin sivil kesimi ile askeri kesim arasında irtibat olduğu ve yönlendirildikleri, YAŞ kararıyla emekliye sevk edilen Tbp. Subayların GATA'daki yandaşlarıyla sürekli teması muhafaza ettikleri, faaliyederinde hücre / kompartıman usulünü uyguladıkları ancak son zamanlarda faaliyetlerini kamufle ederek, bir suskunluk içine girdikleri, hatta imaj değiştirmek için düzenlenen toplantı ve kışla gazinosunda içki içmeye başladıkları, fevkalade dikkatli oldukları ve uygun ortam bulduklarında; ısrarla faaliyetlerini sürdürerek TSK içinde büyük bir tehdit oluşturdukları / oluşturacakları değerlendirilmektedir.
Öneriler:
İrticai grupların 1980'li yıllardan itibaren TSK içinde örgütlenmelerine hız vermeleri Şeri Devlet özlemlerinin gerçekleşmesi açısından silahlı
kuvvetleri tek engel olarak görmelerinden kaynaklanmaktadır. Her ne kadar 12 Eylül 1980 sonrasında icra edilen genelkurmay soruşturmaları ve
hava kuvvetleri komutanlığının 1987-1992 yılları arasında yürüttüğü soruşturmalarda tarikatlarla ilişiği tespit edilen subay/astsubayların YAŞ
kararıyla re'sen emekli edilmelerine rağmen ısrarla faaliyetlerine devam ettikleri görülmektedir. Dolayısıyla TSK'nin de aynı ısrarla bütün
faaliyetleri yakından izleyerek takip - ortaya çıkarma - etkisizleştirme çalışmalarına devam etmesi "
ASKERDEN EMİR: GÜLEN'İN İÇYÜZÜNÜ PERSONELE ÖĞRETİN
Ergenekon davasının ekleri kronolojik olarak tasnif edildiğinde, 28 Şubat "postmodern" darbesinin sahibi Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, 1990'ların sonuna gelindiğinde, Fethullah Gülen ve cemaati hakkında daha detaylı raporlar hazırladıkları ortaya çıkıyordu. 1999 yılı Eylül ayma gelindiğinde ise, Fethullah Gülen'e bağlı grupların ya da cemaatin çalışma yöntemlerini iyice çözdüğü anlaşılıyor.
Ergenekon davasının ekleri arasında yer alan bir kitapçık bunu açıkça ortaya koyuyor. Jandarma Genel Komutanlığı tarafından Eylül I999'dd1£ hazırlanan ve "Hizbullah Terör Örgütü ve Diğer İrticacı Faaliyetler" isimli kitapçıkta birçok örgüt gibi Fethullah Gülen grubuna da ayrıntılı olarak yer verildi. İşin ilginci, kitapçığın üstünde "gizli" değil, "Hizmete Özel" damgası bulunmasıydı. Kitapçığın giriş kısmında Genelkurmay İstihbarat Başkanı Tümgeneral H. G.'nun bir emri yer alıyor. Kitapçığın, düzenlenecek konferanslarda müracaat dokümanı olarak kullanılması, bölük seviyesine kadar dağıtımının yapılması ve personele öğretilmesi talimatı veriliyor.
Hizbullah, İBDA-C, Vasat gibi terör örgüderinin ayrıntılı şekilde anlatıldığı kitapçıkta Gülen ile ilgili şu değerlendirmeler yapılıyor:
c. Nurculuk:
Türkiye genelinde dokuz ayrı grup halinde faaliyet yürüttükleri bilinen Nurcu unsurlardan en önemlisi, Fethullah Gülen grubu Nurcularıdır. Şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurma yönündeki amaçlarını gerçekleştirmek için izledikleri yöntem itibariyle, diğer Nurcu kesimlerle ve diğer taraftarlarla mukayese edildiğinde,
- İslamiyeti Türklük şuuru ile yorumlaması,
- Demokrasi kurallarına uygun yasal ve çağdaş yapılanmalarla faaliyet göstermesi,
- Medya imkanlarını en iyi şekilde kullanarak halka açılması,
- Her fırsatta bizzat liderleri vasıtasıyla devlet yanlısı olduklarını ifade etmeleri,
- Devlet yöneticileri ve halkın önemli bir kısmından kabul görmelerini sağlamıştır.
Grubun yurtiçi ve yurtdışı örgüdenmesinin, mali kaynaklarının, masum ve devlet yanlısı gibi gözüken faaliyetlerinin, gerçekte şeriat devletini oluşturmak için gerekli olan kadroyu oluşturmaya yönelik bir strateji olduğu artık ortaya çıkmıştır.
Yurtiçi Faaliyetler:
1969 yılından itibaren faaliyet gösteren F. Gülen grubu, yurt içinde etkin bir örgütlenmeye ve geniş bir taraftar kitlesine sahiptir.
Nitekim, halihazırda yurt sathında anılan gruba ait 200 vakıf, 200 özel okul, 56'sı büyük 500 şirket, 460 dershane ve yaklaşık 500 öğrenci yurdu mevcuttur.
Ayrıca biri İngilizce yayınlanan 14 adet dergi, 300 bin tirajlı Zaman gazetesi, ulusal düzeyde yayın yapan 2 radyo ve uluslararası yayın yapan Samanyolu TV, grubun en önemli ve etkili organlarıdır.
Grubun faaliyetleri, tüm yurt sathında yaygın bir görünüm arz etmekle birlikte, Samsun-Adana ekseninin batısında kalan illerde ve üniversite çevreleri ile Erzurum'da yoğunlaşmaktadır.
Uluslararası boyut kazanan faaliyetlerinin finansmanını düzenli hale getirmek maksadıyla büyük ölçekli sigorta ve finans kurumu olan Işık Sigorta ve Asya Finans kurumunu faaliyete geçirmişlerdir.
Hedefledikleri noktaya büyük oranda ulaştıklarını iddia eden grup, son zamanlarda organize bir şekilde yurtdışı faaliyedere yönelmiştir.
Yurtdışı Faaliyetleri:
1992 yılında eğitim başta olmak üzere ticari işletmelerde başlattığı yurtdışı açılımında K. Afrika'dan Rusya Federasyonu'na Uzakdoğu'dan ABD'ye yayılan bir genişleme söz konusudur.
Şu kapsamda, halihazırda 54 ülke (Fas, Senegal, Sudan, Nijerya, Yemen, Kenya, , Pakistan, Hindistan, Bangladeş, Kazakistan,
Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Nahcivan, Tataristan, Tacikistan, Gürcistan, Çeçenistan, Dağıstan, Afganistan, Batı Rusya, Moğolistan, Sibirya, Başkurtistan, Abhazya, Çerkezli, Almanya, İngiltere, Danimarka, Belçika, Hollanda, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya, Romanya, Moldova, Japonya, Güney Kore, Kamboçya, Tayland, Tayvan, Filipinler, Singapur, Endonezya, Papua Yeni Gine, ABD, Avusturya'da 6 üniversite-yüksekokul, 250 lise, 2 ilkokul ve 8 dil ve bilgisayar merkezi, 6 üniversiteye hazırlık kursu ile 21 öğrenci yurdu olmak üzere toplam 293 eğitim kuruluşunu faaliyete geçirmiştir.
Açılmış olan bu tesislerde Türkçe ve İngilizce dersler ağırlıklı olmak üzere 40 bin öğrenci, 3 bini yabancı olmak üzere toplam 7 bin idareci ve öğretmen nezaretinde eğitim gömlektedir.
Modern ders araç gereç imkânlarına sahip bu okullara yurtdışında büyük rağbet olup, öğrenciler sınavla seçilmektedir.
Öğretmenlerin maaşları 600-1500 dolar arasında değişmektedir. Türk öğretmenlerin maaşları Türk işadamları, yabancı öğretmenlerin maaşları mensup olduğu ülke tarafından ödenmektedir.
F. Gülen Grubunun Faaliyetlerinin Analizi:
Günümüzde yasal zemin ve devlet politikaları ile uyum içinde gerçekleşen faaliyetleri, yatırımları, örgütlenme biçimi, finans imkânları ve yurtdışı açılımları irdelendiğinde, devlet benzeri bir yapılanma içinde oldukları görülmektedir.
Devletin kontrolünün yetersiz kaldığı, laik ve sivil toplum kuruluşlarının da yeterince ilgilenmediği başta eğitim olmak üzere birçok alanda ön plana çıkmakta, kontrolü altındaki kuruluşların forksiyonlarını, siyasi nüfuz ve kamu kurum kuruluşlarındaki sempatizanları ile Türkiye'nin siyasi konjonktürüne göre düzenleyebilmektedir.
Nitekim F. Gülen grubunun Refah ve sonrasında Fazilet partilerine şimdiye kadar destek vermemesinin esas nedeni de bu stratejiden kaynaklanmaktadır. Çünkü grup bu partiler yerine daha fazla imkana sahip olan iktidar partilerini desteklemek suretiyle cemaatin gelişmesine imkân tanıma yönünde rasyonel bir tercih kullanmaktadır.
Grubun kontrolünde bulunan özel eğitim kuruluşları da 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim yasasından önemli ölçüde kazançlı çıkmışlardır!1 Cemaatin sahip olduğu orta öğrenim veren özel okullarına, ilkokul bölümü eklemek suretiyle sisteme entegre olmaları sağlanmıştır.
Ayrıca İHL'nin kontrol altına alınmasından sonra grubun kontrolündeki bu okullar, irticai kesimler tarafından rağbet edilen eğitim kurumlan haline dönüşmüştür. Zaman içerisinde söz konusu okulların birer illegal İHL'lerine dönüşebilecekleri kuvvetle muhtemeldir.
Cemaatin kamuoyunda adının duyulmasında önemli bir faktör olan yurtdışındaki okullarının, Türk Cumhuriyetleri, Balkan ve Ortadoğu ülkeleri dışında ABD ve İngiliz vatandaşlarının önemli bir kesiminin yaşadığı Uzakdoğu ve Afrika ülkelerinde de açılmaları, Türkiye'deki İslami çevreler içerisinde kendilerine muhatap arayan bu iki ülkenin Gülen grubu ile ilişki içerisinde olduğu kanaati uyandırmaktadır.
Bu nedenle, Fethullah Gülen'in Ortodoks Fener Rum Patriği Bartholemeos ve Katolik Dini Lideri Papa II. Paul'le görüşerek, batılı güçlerin kendisine verdiği desteğe karşılık verdiği değerlendirilmektedir.
Kendilerinin bir tarikat olmadığını iddia eden cemaat lideri, resmi dini sıfatı bulunan Papa ve Patrik ile görüşerek kendisine diyanet işleri başkanına alternatif bir konum yaratmak istemesi açısından dikkat çekicidir.
Grubu genel olarak tanıdıktan sonra şimdi de 1988-1993 yılları arasında grup içerisinde faaliyet gösteren bir Şakird'in, yani Nur öğrencisinin ağzından Fethullah cemaatini tanıyalım:
(AA) F. Gülen'in Cemaate Tanıtımı:
Kişisel hayatı, kendi anlattığı şekliyle cemaat, ev ve yurtlarda, teyp ve video kasetlerinden öğretilir ve okutulur, İnsan ötesi bir yaratık olarak tanıtılır,
İnsan ötesi bir yaratığın her dediğine siz de inanırsınız. Çünkü siz kirlisiniz, günaha batmışsınız, ama o, yani lider, sizin çok üstünüzde, sizin ulaşamadığınız bir noktadadır. Size ötelerden haber getiren bir insandır.
Cemaatin ana liderinin Peygamber, fikri liderinin Said-i Nursi ve görünürdeki liderinin F. Gülen olduğu empoze edilir.
(BB) Cemaat üyelerini birbirine bağlayan temel öğeler:
Teşkilatı ayakta tutan üste itaat, üstün dediklerini sorgulamadan yapmaktır.
Ayrıca cemaat üyelerini bir arada tutan diğer unsur da histir. Duygusal birliktelik cemaati birleştiren bir yapışkan gibidir.
Lidere rabıta, yani tam bağlılık önemlidir ve ana unsurlardan birini teşkil eder. Lider kavramı cemaatin birlikteliği ve devamı için önemlidir.
(CC) Cemaatin görevleri, nihai hedefi:
Unutulmamalı ki F. Gülen'in nihai hedefi, rüyası, Türkiye liderliğindeki İslam birliği ve Tanrı sözünün topluma egemen olmasını sağlamaktır. 11 Şifre, kendisinin ifadesi ile üç kademelidir: İman, hayat, iktidar.
Said-i Nursi onlara göre imanda dirilmeyi sağlamıştır. İçinde bulunulan safha ise imanı hayata geçirme ve yaşama safhasıdır. "Altın Nesil" iktidarı sağlayacaktır.
Cemaatin tüm çabası Türkiye'de "siyasal ve ekonomik güç dengesinde" söz sahibi olmak ve "ranta" ortaklıktırl
İnsanlara yaklaşırken "liberal İslam" anlayışı ile hareket edilmekte ve İslamın siyasal yüzünü göstermekten çok tüm insanları kucaklayan bir hoşgörü felsefesi olduğu lanse edilmektedir.
Üniversiteleri hedef alan çalışmalarında cemaatin herhangi bir şekilde Türkiye'de laik demokratik düzeni bozmaya yönelik bir maksadının olmadığı, bilakis Türk insanını eğitme hamlesi olduğu tezi işlenir.
- Bu maksatla Türk Cumhuriyederi'nde açtıkları okulların ve orada yetişen çocukların Türk kültürünü nasıl öğrendikleri konusunda hazırladıkları video kasetler kullanılır. Bu okullardaki gençlere rehberlik faaliyederi adı altında cemaat öğretisinin verildiğinden hiç bahsedilmez.
(DD) Örgütlenme ve cemaate adam kazandırma esasları:
Cemaat tek tip insan yetiştirme gayreti içindedir. Gerçi 1990'larda tahminlerin ötesinde büyüdüğü için bu amaç biraz sekteye uğramıştır.
Hedef kide, ortaokulun son sınıfındaki ve liselerdeki öğrencilerdir. Çünkü bir gencin en cahil olmakla beraber en idealist olduğu devir bu çağdır.
Çocuğun aile durumu ve kişisel durumuna göre dinle ilgili hiçbir şey söylenmeyebilir. Yapılan şey bu gençlere bir abi gibi davranarak, ona derslerinde yardımcı olmak ve geleceğe ait planlarında yol göstermektir. Uygun ortam oluştuğunda cemaatin öğretisi verilmeye başlanır.
Genç, evinde ne kadar sorunluysa, başarı oranı o kadar yüksektir.
İlk hedef büyümedir. Bunun da yolu okulların etrafında örgütlenmeden geçer.
Büyümenin iki yolu vardır:
Okuyan gençler ve Esnaflar
Gençler cemaatin insan kaynağını, esnaflar ise lojistik ve para kaynağını oluşturur. F. Gülen'e göre cemaatin lokomotifi Anadolu insanı ve himmetidir. Hiçbir dış katkı yoktur.
Belli bir zamana kadar cemaatin ana hedefi "eğitim" olduğu için hep öğretmen yetiştirmeye çalışmışlardır. Cemaat büyüdükçe bu ihtiyaç yerini diğerlerine bırakmış, bugün sanatçısından mühendisine kadar toplumun her kesimini yetiştirme gayreti içindedirler, ama ağırlık, halen eğitim ve öğretmenler üzerindedir, çünkü gençlerle buluşan tek meslek grubu öğretmenliktir.
Harp okullarına ve askeri liselere sokulacak çocuklar gizlilik içerisinde eğitilir. Bu çocuklar özel evlere giderler, cemaat içindeki sorumluları dışında insanlar bu evlerin ne yaptığını bilmezler, çünkü cemaatin örgütlenemediği tek kurum askeriyedir. Son olarak İzmir Maltepe Askeri Lisesi'nden 3, Balıkesir Astsubay Okulu'ndan 2 öğrencinin Işık Evleri'nde Nur eğitimi aldıkları, okulda dikkat çekmemek için abdest yerine teyemmüm etmeleri, namazı gözle kılmaları, oruç tutmamaları konusunda talimat aldıkları okul bitene kadar kendilerinden bir şey beklenmediği tespit edilmiştir.
Eğitim, hukuk ve siyasal bilgiler fakültelerindeki teşkiladanmaları çok üst düzeydedir.
Üniversiteye hazırlanan gençlerin kendi dershanelerine gitmelerini sağlamaya çalışırlar. Üniversiteye hazırlık dershaneleri en verimli çalışan organlardır. Buralara büyük insan kaynağı ve parasal destek yapılmıştır. İstanbul'da Fem dershaneleri, İzmir'deki Akyazılı bunlara birer örnektir.
Dershane binaları çok fonksiyonludur. Buralarda örgüt toplantıları da yapılır, ayrıca F. Gülen'in ikamet ettiği yerlerden biri de Altunizade Fem dershanesidir. Burada kendisine tahsisli bir oda vardır.
Ev ile hazırlık dershanesi ilişkisi çok önemlidir.
Cemaatin 90'lı yıllarda çok güç kazanmış diğer önemli bir organı da öğretim kurumlarıdır. Okullar yatılı olduklarından öğrencilere çok daha etkili olunmaktadır.
Bu okul ve dershanelerdeki eğitim seviyesi, diğer okul ve dershanelerden daha yüksektir, çünkü kadrolarında işi para için değil inandıkları için yapan birçok gönüllü vardır.
Özellikle fen liselerindeki örgütlenme çok önemlidir. En zeki çocukları yetiştiren bu okullar, cemaat için çok uygun bir genişleme sahası oluşturur.
Çocukların lise çağında hafta sonları gördükleri ilgi ve sıcak ev yemekleri bu çocukları cemaat elemanı yapmak için yeterlidir,
Bahsedilen evlerin dışında üniversite öğrencilerine hitap eden evler de vardır. Bunlar üniversitelere yeni başlayan insanlara hizmet verir. Bu evlerin ilk amacı, cemaatin aktif elemanları yerine "sempatizanlarını" yaratmaktır, çünkü Fethullahçılar bu cemaatin belli bir zaman sonra "cemiyet-toplum" olacağını hesaplarlar.
Işık Evleri'ne arada bir daha üst seviyeden "abi"ler gelir ve cemaatin son durumu hakkında olsun, F. Gülen hakkında olsun, teşvik edici, yüreklendirici konuşmalarda bulunurlar. Monotonluğu yok etmek ve her cemaat elemanının yukarıyla olan temasını kuvvetlendirmek için bu önemlidir.
(EE) Empoze edilen fikir ve düşünceler:
Fethullah Gülen ve cemaatini tanıtan kasederde ve verilen vaazlarda sık sık yinelenen temalar kısaca şunlardır.
Türk insanı son yüzyılda İslam'ın özünden uzaklaşarak materyal ve ruhsal bağlamda geride kalmıştır. Tanrı inancıdan uzaklaşmak bu dünyada2 mutsuzluk ve tatminsizliği, öteki dünyada ise cehennem hayatını getirir. Türk insanını bu hatadan kurtarmak görevi ise yeryüzünde bu cemaatin omuzlarına Tanrı tarafından verilmiştir.
Harcadığınız her nefeste İslam dinine uygun yaşamalısınız.
Fen ilimlerini ve teknolojiyi öğrenmek gerekir, ama bunun da amacı gelişme değil, Tann'ya daha çok yaklaşmaktır. Yaşamın amacı dolaylı veya dolaysız Tann'ya hizmettir.
Cemaatin dışında bir hayat cehennemdir ve cemaatten çıkan da bir daha iflah olmaz ve cehennemliktir.
(FF) Cemaatte hiyerarşik yapı:
Cemaatin muazzam bir hiyerarşik yapısı vardır ve Türkiye'de askerden sonra en iyi teşkilatlanmış örgüttür.
1990'lara kadar ana cemaat birimi onların "dershane" veya "Işık Evleri" dediği, öğrencilerin ve onların "abi"lerinin kaldığı evlerdir. Cemaatin "iyi" elemanları hep buralarda yetişmektedir.
Her dershane ve ev bir bölgeye bağlıdır.
Her ev hacmine göre 5-6 kişiden oluşur ve evlere kimlerin dağılacağı "bölge imamları" tarafından belirlenir. Ayrıca her evin bölge imamı tarafından tayin edilmiş bir imamı vardır. Ev imamları yaşça daha kıdemli insanlardır.
Evdeki hayat özetle şöyledir:
Evin birincil amacı "adam kazanmak" yeni kazanılan insanlara cemaat öğretisini empoze etmektir. Bu fonksiyonu yitiren evlerin kadrosu dağıtılır.
İkincil amaç, evde kalanlann kendilerini cemaat öğretisi paralelinde devamlı yetiştirmeleridir. Üçüncül amaç da barınacak bir yer tedarik etmektir. Evin her türlü ihtiyacı cemaat tarafından karşılanır. Her evin sorumlu olduğu özel bir misyonu vardır.
Ev sahiplerinin hizmet dışı sokakta dolaşması tasvip edilmez, çünkü sokak günahlarla doludur.
(GG) Hedef kurum ve kuruluşlar
F. Gülen'e göre askeriye, mülkiye-hukuk ve eğitim, teşkilatlanılması gereken ilk üç kurumdur. Üst düzey bürokratlarla sıkı ilişkiler kunnak, İçişleri ve Polis teşkilatına sızmak cemaatin vizyonu içindedir.
Spor dünyasını bile ihmal etmeyen cemaat özellikle Galatasaray Futbol Kulübü'ndeki aktiviteleri ile biliniyor. Bu küçük örnek, cemaatin politika belirleyicilerinin vizyonlarının genişliği ve hedeflerinin derinliğini göstermektedir.
Boğaziçi, ODTÜ ve Bilkent gibi üniversitelerde örgütün fakülte düzeyinde yapılanması kuvvetli değildir, fakat bu üniversitelerde asistan veya doktora çalışması yapan cemaat mensupları mevcuttur.
YÖK ve MEB'in 5-6 sene önce başlattığı proje ile yeni üniversitelerin kadro ihtiyacını karşılamak için yurtdışına binlerce öğrenci gönderilmişti?? Bir öğrencinin devlete maliyeti senede 40.000 Amerikan dolandır. Her fırsatı değerlendirmekte usta olan cemaat bu fırsatı da çok iyi kullanmıştır. Yurtdışına gönderilen bu öğrencilerin çoğunluğu bu cemaate mensuptur.
Özel üniversiteler bazında Fatih Üniversitesi onlarındır.
(HH) Gelir kaynakları ve sermaye gelişimi:
Esnaflar üzerindeki örgütlenme özellikle 90'larda artmıştır. Şu anda muazzam bir finansal güçleri vardır. 50 milyar dolara ulaşan İslami sermayenin %50'sinin F. Gülen cemaatinin destekleyicilerine ait olduğu değerlendirilmektedir.
İlk zamanlarda esnaf teşkilatlandırılmamıştı. Bunların fonksiyonu cemaate parasal ve lojistik destek vermekti. Para toplama olayına "himmet" denir ve en büyük yardım da ramazan ayında toplanır. Cemaatin üst düzey bir elemanı gelir, duygusal bir konuşma yapar ve insanlar bir sonraki ramazan ayına kadar verilmek üzere para veya mal taahhüt ederler.
Yeni bir strateji ile esnaf bir araya getirilmiş ve 1996 yılında İstanbul'da İŞHAD (İş Hayatı Dayanışma Derneği) oluşturulmuştur. Bu dernek ile esnafın eğitimi ve bir araya gelmesi sağlanmıştır.
Türk Cumhuriyederi'nin iş potansiyelinde en büyük pay onlarındır.
Anadolu Kaplanları denilen yerli girişimcilerin önemli bir kısmı Fethullahçılan destekler. Aralarında güçlü bir iş ortaklığı ve bilgi transferi vardır. Bu dayanışma dış ticarete de yansımıştır.
(II) İbadet:
Evlerde namazlardan sonra sürekli ya Nur risaleleri ile Fethullah Gülen'in kaleme aldığı kitaplar okunur ya da kasetler dinlenir veya izlenir. Sabah, akşam ve yatsı namazları bunun için en uygun vakitlerdir.
(JJ) Basın ve yayın faaliyetleri:
Medyanın öneminin farkında olan cemaat bu konuda hem basın yayın elemanı yetişmesini teşvik etmekte hem de finansman sağlamaktadır. Zaman gazetesi, Samanyolu Tv, Sızıntı, yeni Ümit Dergileri, 14 dergi, 25 radyo bu konudaki teşebbüsleridir. (KK) Cemaatin geleceği:
Fethullah Gülen ve üst düzey elemanlarının cemaatin geleceği konusundaki niyetleri veya beyanatlarını hiçbir yerde bulamazsınız.
Bazı müesseselerde rantı paylaşamama yüzünden kavgalar başlamıştır. Cemaatin içinde üst düzeyde bile birbirinden nefret eden, birbirinin kuyusunu kazmaya çalışan insanlar mevcuttur.
Siviller, Fethullahçılan sahip oldukları gerek siyasi gerekse finansal potansiyelinden dolayı radikal İslamın alternatifi ve ılımlı İslamın temsilcisi olarak himaye etmektedirler.
Türkiye'de silahlı kuvveder olmasaydı bugün hayalini kurdukları İslam devletini tesis etmiş olacaklardı. Şu anda Türkiye'de Fethullahçılark12: askerler arasında gizli bir satranç oynanmaktadır. Cemaatin askere bakışı bellidir, askerliği her fırsatta övdükleri halde büyümeleri için önünde tek engelin de askerlik kurumu olduğunun farkındadırlar.
Yakın geçmişte Refah Partisi ve yandaşlarının uğradığı akibetten ders alarak radikal davranmanın ne zararlar getirdiğini görmüş ve "hoşgörü" felsefe ve politikasını cemaatin amblemi olarak lanse etmişlerdir. Analiz ve araştınııadan uzak Türk halkı ve küçük burjuvazisi bu maskeye hemen inanmış ve çabuk verilmiş kararlarla "ılımlı İslam" olarak gördükleri örgütü desteklemişlerdir. Ama örgütün diğer bütün dinci örgütlerden daha akıllı olduğunun ve kritik güce ulaşana kadar bu hoşgörü maskesini taktığının farkında değiller.
GENELKURMAY: GÜLEN CEMAATİ ASKER VE POLİSTE ÖRGÜTLENİYOR
Genelkurmay Başkanlığı görevini devraldıktan sonra yaptığı açıklama, Harp Akademileri Komutanlığı konuşması ve 14 Nisan 2009 tarihinde düzenlenen yıllık değerlendirme toplantısında dile getirdiği görüşler dikkatle gözden geçirildiğinde, Orgeneral İlker Başbuğ'un, dolayısıyla askeri kanadın, Fethullah Gülen Cemaati'ne ilişkin "uyarı" niteliğindeki değerlendirmeleri hassas bir noktada tutmaya çalıştığı görülüyor. Gülen Cemaati, her fırsatta "siyasi amaçları olmadığı"nı ifade etmesine rağmen, Başbuğ'un bu noktaya, cemaatin rejimi dönüştürme çabasına özellikle ve ısrarla vurgu yapması dikkati çekiyor. Ancak, gelinen süreçte Genelkurmay'ın açıklamaları, artık önceki yıllardakine benzer şekilde ve geniş çerçevede yankı bulmuyordu ve bu kez de öyle oldu. Oysa Başbuğ'un, "... Giderek güçlenen bazı cemaatler, ekonomiyi yönlendirmeye, sosyo politik yaşamı biçimlendirmeye, dine bağlı bir yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar... " şeklindeki ifadeleri, gerçekte siyasi rejimin geleceğinden endişe adına bir uyarı niteliği taşıyordu.
Ergenekon iddianamesi eklerinde Genelkumay İstihbarat Dairesi kaynaklı raporlar, bu yargının köklerinin eskiye dayandığına tanıklık ediyor. Bu tartışma ortamında nelerin olup bittiğinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlaması bakımından, bu raporların da okunmasında büyük yarar bulunduğuna inanıyorum.
İşte Ergenekon davası ekleri arasında yer alan bir önemli rapor daha: 24 Mayıs 2002 tarihli Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanı Hüseyin Göksu imzasıyla dağıtımı yapılan rapor, "İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi" başlığını taşıyor. Nurculuk, Süleymancılık, Nakşibendilik ve Kadiri Tarikatı hakkında kapsamlı bilgiler içeren raporda en geniş bölüm Fethullah Gülen Cemaati ve faaliyetlerine ayrılmış...
Raporda Fethullah Gülen ve cemaatinin amaçlarına ilişkin şu ifadelere yer veriliyor:
"Fethullah Gülen'in amacı: Devletin tüm sistemlerine İslam hükümlerini egemen kılarak, teokratik bir İslam diktatörlüğünü kurmaktır. Bu amacına ulaşabilmek için de toplumda "Hoşgörü ve Barış" mesajları vermeye yönelik ılımlı bir cemaat lideri portresi çizmeye özen göstermektedir. Fethullah Gülen, hiçbir kuvvet tarafından geri adım atmaya zorlanamayacağı bir duruma ulaştığında, Atatürk ilke ve inkılaplarını ortadan kaldırmayı, laik, demokratik, sosyal hukuk devletini yıkarak, şeriat esaslarına dayalı bir rejim kurma amacını, bu ılımlı görünüm altında gizlemektedir. Çünkü Fethullah Gülen, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflerine ulaşmanın yıpratıcı olduğunu tespit ederek, kurulu sisteme ters düşmek yerine, onunla barışık, ama onu içten içe ele geçirici bir politikayı yeğlemektedir. Bu sebeple birinci hedef olarak; asker, sivil ve emniyet teşkilatında örgütlenmek esas alınmıştır."
Rapordaki bu açık ifadelerin, hem bir önceki Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın hem de görevdeki İlker Başbuğ'un sözlerinin altını doldurur bir nitelik taşıdığı gözleniyor.
Bütünlüğü bozmamak için, raporu sayfa sırasına göre vermeyi tercih ettik.
Ayrıca ilginç bilgiler içerdiği, askerin tarikatlara bakış açısını kapsadığı için, Nurculuk yanında Süleymancılık, Nakşibendilik ve Kadiri tarikatı ile ilgili bölümleri de aynen aktanyoruz:
T.C. GENELKURMAY BAŞKANLIĞI
ANKARA
İSTH : 3390-97-02/İKK ve Güv.D. 1 İç TİŞ. (144) KONU:
BAŞEMİR
İLGİ: Gn.Kur.Bşk.lığının 28 Mayıs 2001 gün ve İSTH:3590-319-01/İKK ve Güv.D.İç.Cari İsth.Ş.(319) sayılı MYY 114-4 (A) İç Tehdit Dokümanı
1. MMY 114-4 (A) İç Tehdit Dokümanı, ilgi yazı ile yayınlanmıştır.
2. Sözkonusu dokümanda yer alan irticai unsurların, Mayıs 2001 tarihinden Mayıs 2002 tarihine kadar olan dönemdeki faaliyetlerini de
kapsayacak şekilde "İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi" adıyla daha kapsamlı bir doküman hazırlanmıştır.
Kaynakça
Kitap: ERGENEKON BELGELERİNDE FETHULLAH GÜLEN VE CEMAAT
Yazar: NEDİM ŞENER